Çözülmüş bir sırrın üzüntüsü
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
Sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
Pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
Madenlerin buharından elde edilen büyü
Bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
Nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
Nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
Sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
İpte boynum, ağzım şehvet yalaklarında
Çapraştım, and içip ayna kırdım
Doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
Baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
Hiçbir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
Böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar
çocuklarda.
İsmet özel
ÖLÜMSÜZLER
Durmadan,
Dünyanın vadilerinden
Yükselir islim gibi
Bize doğru yaşam baskıları,
Ve doygunluğun aşırısı,yokluğun öfkesi
Bin darağacından saçılan kan kokuları,
Kasılıp kalır arzu,sonsuzdur hırs
Katil elleri,tefeci elleri,dua edenlerin elleri,
Kamçılanır insan sürüsü korkuyla ve de kösnüyle
Çürük çiğ ve sıcak
Kokular saçarak boğucu,
Solur kutsal olanı hem de yabansı kösnüyü,
Yer kendi kendini,
Kusar yediğini,
Besler savaşları ve güzelim sanatları,
Yanan genel evleri aptalca süsleyerek.
Çocuk dünyasının panayır sevinci,
Ve dolanır insan ağlara o pırıltının peşinden
Çabucak kendini kemirerekten,
Her yeni doğan için yükselerek
Gömülür pisliğe onun için yeniden.
Oysa biz,buranın sakinleri
Bulduk kendimizi
Boşluğun havasının yıldız pırıltılı buzunda,
Ne günü tanırız nede saati
Ne dişil ne eril ne yaşlı ne de genciz.
Günahlarınız,korkularınız
Cinayetleriniz ve kösnül zevkleriniz
Bir gösteridir bizim için yalnızca
Dönüp duran güneşler gibi,
Ve her gün,sonsuz bir gündüzdür,gecesiz.
Sessizce sallarız başımızı yukarılardan
Çılgın koşuşmacalarınıza,
Bakarız yörüngelerinde dönüp duran
Yıldızlara sessizce,
Ve soluklarız tüm dünyanın kışını.
Dosttur bize gök ejderi,
Dingindir sonsuza dek
Değişmez varlığımız,
Ve dingindir yıldız ışıltılı sonsuz kahkahamız.
HERMANN HESSE
Deliye Her Gün Bayram
Bilmiyor ki helal haram
Aklı var mıdır bir gram
Hamdolsun müslümandır
İslam onca derin kavram
Derin dalmaz saptırmaz o
Zırvası çok buram buram
Çalar oynar hepten gamsız
Deliye hergün bayram
Mustafa Acıoğlu
Zemzem
Bileysiz bıçakların gülüşleri boğazımda
Yama tutmayan düşlerde
Rehin kaldım bozuk saat ayarında
Güneşin utandığı bu şehrin
Suçlu bir kedi sessizliğinde yürünen
Sokakları tükenirken ellerinde
Umudun iğreti bağlacı
Gözlerin de tükenir
Boğazımda bileysiz bıçakların gülüşleri
Daraltır zamanı
Dar zamanda yaşamak
Bir kadının yazdan kalma elleri gibidir
Elleri gibidir bir kadının
Çölden getirdiği
Ne Hacer annemdir
Ne adım İsmail
Neredesin sonsuz teslimiyetim
Cafer Petek
Adem Oğlu
Miskin Adem oğlanı,nefse zebun olmuşdur
Hayvan canavar gibi,otlamağa kalmıştır
Hergiz ölümün sanmaz,ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz,gaflet önin almışdur
Oğlanlar öğüt almaz,yiğitler tevbe kılmaz
Kocalar taat kılmaz,sarp rüzigar olmuştur
Beğler azdı yolundan,bilmez yoksul halinden
Çıktı rahmet gölünden,nefs gölüne dalmışdur
Yunus sözi alimden,zinhar olma zalimden
Korkadurın ölümden,cümle doğan ölmüşdür.
Yunus Emre
Şimallim
Şimal dağların kafir sarmış şimallim,
sevişmek olmaz bize...
Şimal dağlarının en yücesine,
Kayaları aşarak, rüzgarlara binip kartallaşarak,
Sakladığımız soyumuzu buldular.
Vurdular, onun arta kalanını vurdular,
kör ve kızıl kurşunlar.
Yukarlardan senin ve benim,
kalbime çarparak yuvarlananlar var.
Sevişmek olmaz bize şimallim,
sevişmek olmaz!
Şamil'im diyen köpüklü ağızlara,
Yalınkılıç şimşek gözlü, bizim yağızlara,
dipçik basıyorlar şimallim.
Şimali asıyorlar,
dedenin at oynattığı bozkırlarda.
Şimalde kızıl bir kar!
Şimalde kızıl bir çarlık!
Şimal avullarında kıtlık var,
şimallim kıtlık!
Dağ çocukları kızıl kardan önce eriyor,
karıştı kanları Karadenize...
Ak denizim ak, köpüklen, şahlan,
bahtı karam, adı karam.
Boğazda duruyoruz, selam sularına.
Depreşti yaram, yaram depreşti de şimallim,
sevişmek olmaz bize!...
Dağıt saçlarını şimallim dağıt,
Rüzgar dağıtsın, erkar dağıtsın,
Ver saçlarını şimallim ver,
bayrak olsun ellerime!
Ger saçlarını şimallim ger,
önüne koy kalbimi.
Siper doğacak yavrularına,
Siper dağ çocuklarına,
Siper toprağımıza!...